İŞKENCE SUÇU (TCK M.94, 95)
- ER|EN HUKUK
- 11 Haz 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 May
I.GİRİŞ
İşkence suçu, insanlık tarihi boyunca en büyük utanç kaynaklarından biri olmuştur. İnsan onuruna aykırı, fiziksel ve ruhsal acılara yol açan bu eylemler, ne yazık ki pek çok toplumda ve dönemde varlığını sürdürmüştür. Ancak, modern hukuk sistemleri bu tür insanlık dışı eylemleri en ağır şekilde cezalandırarak insan haklarını koruma altına almayı amaçlamaktadır. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) işkence suçu, kamu görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanarak bireylere karşı gerçekleştirebileceği hukuka aykırı eylemleri kapsamaktadır. Bu yazıda, işkence suçunun hukuki dayanakları, maddi ve manevi unsurları ile bu suçun nitelikli halleri ve özel görünüş biçimlerini ele alacağız.

II.HUKUKİ DAYANAK
İşkence – TCK Madde 94-:
(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla, işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.
(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.
III. SUÇUN UNSURLARI
A. Maddi Unsurları
1) Fail
İşkence suçunun faili, kanunda açıkça belirtildiği üzere kamu görevlisidir. Türk Ceza Kanunu'nun 94. maddesine göre, bu suç sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Kanunda failin kamu görevlisi olma zorunluluğu, işkencenin devlet) gücüyle ilişkilendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Kanun koyucu, kamu görevlisi olmayan kişilerin işkence yapması durumunda, bu fiilleri farklı suç kategorileri altında değerlendirmektedir.
2) Mağdur
İşkence suçunun mağduru, kamu görevlisinin işkence yaptığı herhangi bir kişidir. Ancak, kanun koyucu belirli durumlarda mağdurun özel statüsüne göre suçun cezasını ağırlaştırmaktadır. Örneğin, mağdurun çocuk, hamile kadın, yaşlı veya bedensel ya da zihinsel engelli olması gibi durumlarda ceza artırılmaktadır. Bu durumda, mağdurun savunmasız veya korunmasız bir durumda bulunması, suçu daha ağır hale getirmektedir.
3) Suçun Konusu
İşkence suçunun konusu, mağdurun bedensel ve ruhsal bütünlüğüdür. Bu suç, doğrudan mağdurun vücut bütünlüğüne ve ruhsal sağlığına yönelik olup, fiziksel veya psikolojik acı çekmesine neden olan eylemleri içerir. İşkence suçu, zarar suçu olarak değerlendirilir. Zararın boyutu ve niteliği, suçun işkence olarak nitelendirilmesinde kritik öneme sahiptir.
4) Fiil
İşkence suçunun maddi unsuru, TCK m. 94'te belirtilen "bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar" olarak tanımlanmıştır. Bu fiiller, insan onurunu hedef alan ve kişinin fiziksel veya psikolojik bütünlüğüne zarar veren eylemleri kapsar. Kanun, işkence suçunu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlemiştir. Bu nedenle, bu suçun gerçekleşmesi için hareketlerin bir veya birkaçının gerçekleştirilmesi yeterlidir.
a. Fiziksel Şiddet:
Dövme: Mağduru yumruklama, tekmeleme, tokatlama gibi eylemler işkence fiilinin en yaygın örneklerindendir.
Aç Bırakma: Mağduru uzun süreler boyunca aç veya susuz bırakmak, bedensel acı çekmesine neden olur.
Aşırı Sıcak veya Soğuk Ortamda Tutma: Mağduru, yaşam koşullarına uygun olmayan aşırı sıcak veya soğuk ortamlarda tutmak, fiziksel acı ve sağlık sorunlarına yol açar.
Darp Aletleri Kullanma: Filistin askısı, falaka gibi işkence aletleri kullanarak mağdura acı vermek bu kapsama girer.
b. Psikolojik Baskı ve Taciz:
Tehdit: Mağduru, kendisine veya yakınlarına zarar verileceği tehdidiyle korkutmak.
Hakaret ve Aşağılama: Sürekli olarak mağdura hakaret etmek, onu küçük düşürücü sözler söylemek.
Uyku ve Dinlenme Hakkından Mahrum Bırakma: Mağdurun düzenli uyumasını veya dinlenmesini engelleyerek psikolojik baskı yapmak.
Sürekli Gürültüye Maruz Bırakma: Mağduru yüksek ve sürekli gürültüye maruz bırakmak, algılama yeteneğinin etkilenmesine yol açar.
c. Cinsel Taciz:
Cinsel Şiddet ve Taciz: Mağdura cinsel yönden saldırıda bulunmak veya taciz etmek. Bu tür fiiller, işkence suçunun en ağır nitelikli halleri arasında yer alır.
d. İhmali Davranışlarla İşkence:
Gerekli Yardımı Sağlamamak: Mağdura gerekli tıbbi yardımı sağlamamak veya ilaçlarını vermemek gibi ihmali davranışlar da işkence suçunu oluşturur.
Kötü Hijyen Şartlarında Tutma: Mağduru sağlıksız ve insan onuruna yakışmayan koşullarda tutmak. Örneğin, pis ve hijyenik olmayan yerlerde barındırmak.
İşkence Fiillerinin Sistematik ve Sürekli Olma Özelliği: İşkence suçunun belirleyici özelliklerinden biri, bu fiillerin sistematik ve sürekli olarak gerçekleştirilmesidir. Ancak, bu özellik her zaman zorunlu bir şart değildir. Örneğin, bir kereye mahsus olarak gerçekleştirilen ancak mağdura ciddi zarar veren eylemler de işkence suçu kapsamında değerlendirilebilir. Sistematiklik ve süreklilik, bu suçun belirli bir plan dâhilinde ve organize bir şekilde işlenmesini ifade eder. Bu bağlamda, işkencenin birden fazla hareketi içermesi gerekmez; tek bir eylem bile işkence suçu kapsamına girebilir.
5) Netice
İşkence suçunda netice, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesi, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesi veya aşağılanmasıdır. Bu neticeler, suçun tamamlanması için yeterlidir. Örneğin, mağdurun dövülmesi sonucunda fiziksel acı çekmesi veya sürekli tehdit edilmesi sonucunda ciddi psikolojik travma yaşaması bu suçun neticesidir. İşkence suçu, sonuçları itibariyle mağdur üzerinde derin izler bırakabilir ve bu nedenle ceza hukuku açısından ağır bir suç olarak kabul edilir.
6) İlliyet (Nedensellik) Bağı
Fiil ile netice arasındaki bağlantı, işkence suçunun oluşması için gereklidir. İşkence eylemi ile mağdurun yaşadığı acı, ızdırap arasında doğrudan bir ilişki bulunmalıdır. Örneğin, mağdurun fiziksel olarak darp edilmesi sonucu acı çekmesi durumunda bu illiyet bağı kurulmuş olur. Ayrıca, psikolojik işkencede, mağdurun sürekli tehdit veya hakaretlere maruz kalması sonucu yaşadığı ruhsal bozukluklar da bu bağın varlığına işaret eder.
B. Manevi Unsuru
İşkence suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, mağdura acı çektirmek, algılama veya irade yeteneğini etkilemek veya aşağılamak amacıyla hareket eder. Bu suçta, failin kasıtlı olarak mağdura zarar verme amacı güttüğü açıkça ortaya konmalıdır. İşkence suçunda, failin doğrudan kastı gerekmektedir; yani fail, işkence fiilini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Örneğin, bir kamu görevlisinin, mağdurun bilgi vermesini sağlamak amacıyla kasıtlı olarak fiziksel şiddet uygulaması veya psikolojik baskı yapması durumunda doğrudan kast söz konusudur.
IV. SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ
İşkence suçunun nitelikli halleri TCK m.94/2-3'te düzenlenmiştir. Suçun çocuklara, kendini savunamayacak durumda olan kişilere, hamile kadınlara veya kamu görevlilerine karşı işlenmesi, cinsel taciz şeklinde gerçekleştirilmesi durumunda cezalar artırılır.
Yine TCK madde 95, bu suçun aşağıda geçen daha ağır hallerinde ceza miktarlarının yine artacağını öngörmüştür. Buna göre:
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence- TCK Madde-95
(1) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, yarı oranında artırılır.
(2) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(3) İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
V. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
A) Teşebbüs
İnsan onuruyla bağdaşmayan ve mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine veya aşağılanmasına “yol açacak” davranışların gerçekleştirilmesiyle işkence suçu tamamlanır. Bu sebeple bu suçta teşebbüs sık karşılaşılabilecek bir durum olmamakla birlikte kural olarak teşebbüs mümkündür. Teşebbüs, failin suçu işlemeye yönelik icra hareketlerine başlaması ancak elinde olmayan sebeplerle suçu tamamlayamaması durumunda söz konusu olur. Örneğin, işkence yapmak amacıyla bir kişiyi kaçırıp belirli bir yere götüren fakat mağdurun kaçması gibi nedenlerle işkenceyi gerçekleştiremeyen fail teşebbüs aşamasında kalmış olur. Bu durumda fail, suçu işleme amacıyla başlattığı fiilleri nedeniyle teşebbüsten sorumlu tutulur.
B) İştirak
İşkence suçu, özgü suç niteliği taşıyan ve sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca, özgü suçlara diğer kişilerin sadece yardım eden veya azmettiren olarak katılması mümkündür. Ancak bu suç türünde kanun koyucu özel bir hüküm koyarak, işkence suçunun işlenmesine iştirak eden herkes birlikte fail gibi cezalandırılacağını öngörmüştür. Örneğin, işkence yapılırken doktorun sahte rapor düzenlemesi veya bir başkasının işkence fiilini kolaylaştırması durumunda, bu kişiler de işkence suçuna iştirak etmiş sayılır ve birlikte fail gibi cezalandırılır. Ancak belirtmek gerekir ki iştirakte bağlılık kuralı esastır. Bu çerçevede, doktorların işkence görmüş bireylere gerçeğe aykırı rapor vermeleri halinde genel itibarıyla iştirak hükümleri uygulama alanı bulmayacaktır. Nitekim mağdurun muayenesi sırasında zaten işkence suçu tamamlanmış olmaktadır.
C) İçtima:
İşkence suçu, yaralama, tehdit veya hakaret gibi diğer suçları da içerebilir. Bu durumda TCK m.44 gereğince fikri içtima kuralı uygulanır ve en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilir. Failin işkence yaptığı mağdur ölürse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçundan hüküm kurmak gerekir. Buna karşılık, kamu görevlisi işkence yaptığı mağduru, kendisini ihbar edeceği düşüncesiyle öldürürse, bu durumda hem işkence suçundan hem de nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılması gündeme gelecektir.
VI. ŞİKAYET
İşkence suçu re'sen soruşturulur ve kovuşturulur. Mağdurun şikayeti gerekli değildir. Suçun işlendiğinin öğrenilmesiyle birlikte yetkili makamlar harekete geçer ve gerekli soruşturma başlatılır.
VII. SONUÇ
Sonuç olarak, işkence suçu, insanlık onuruna yönelik ciddi bir ihlaldir ve Türk Ceza Kanunu’nda ağır yaptırımlarla cezalandırılmaktadır. Bu blog yazısında verilen bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır. Detaylı hukuki danışmanlık için bir avukata başvurmanız önemlidir. Avukatınız, özel durumunuza en uygun hukuki yolu belirleyecektir.