



CEzA HUKUKU
Çalışma alanı sayfasına dön.
Üst sayfaya dön.
BiLiŞiM VE fiKRi MÜLKiYET
HUKUKU

CEZA YARGILAMASINDA HAK ARAMA YÖNTEMLERİ: İTİRAZ, İSTİNAF, TEMYİZ VE OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI
Ceza yargılamasında mahkemeler tarafından verilen kararlar, bazı durumlarda hukuka aykırılık ve hakkaniyetsizlik içerebilir. Bu gibi durumlarda, ceza hukukunda tanımlanan kanun yolları aracılığıyla kararların gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi için başvuruda bulunulabilir.
Kanun yolları kesinleşmemiş veya kesinleşmiş kararlara karşı kabul edilmelerine göre, olağan ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kesinleşmemiş kararlara karşı kabul edilen olağan kanun yolları; itiraz, istinaf ve temyizdir. Bunun haricinde kararın kesinleşmesi durumunda kanun yararına bozma veya duruma göre yargılamanın yenilenmesi söz konusu olabilecektir. Yine kesinleşen kararlar, Anayasada ve Uluslararası sözleşmelerde günce altına alınmış temel hak ve özgürlüklerin ihlaline sebebiyet vermişse Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne hak ihlaline dayalı başvuru yapılması gündeme gelecektir. Avukatlık büromuz, tüm hak arama süreçlerinde müvekkillerimize kapsamlı hukuki hizmet sunmakta ve hak ve özgürlüklerin korunması için çaba sarf etmektedir.
➣İtiraz Kanun Yolu
İtiraz, bir hâkim veya yasada açıkça gösterilen hâllerde mahkeme kararının, bu karardan zarar gören ilgili kişinin başvurusu üzerine, kural olarak başka bir mercide hukuken ve maddi yönden yeniden incelenmesine olanak tanıyan bir kanun yoludur. Sadece gözaltı kararı, tutuklama kararı gibi hak kısıtlayıcı işlemler hakkında değil, yetkisizlik, internet erişim engeli gibi CMK’de hüküm altına alınmış pek çok özel durumda itiraz kanun yolu açıktır.
İtiraz, itiraz edilen kararı veren mercie yapılır. Ancak kararına itiraz edilen merci itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan üst mercie gönderir.
➣İstinaf
İstinaf, ilk derece mahkemelerince verilen kararların bölge adliye mahkemelerince yeniden incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur. İstinaf başvurusu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde yapılmalıdır. Bu süreçte, istinaf mahkemesi kararı hem şekil hem de esas yönünden inceleyerek kararı aynen onayabilir, hatalı unsurları belirleyip kararı düzeltebilir, kararı bozarak ilk mahkemeye geri gönderebilir veya da duruşma açarak yargılamayı tekrardan kendisi ele alabilir.
➣Temyiz
Temyiz, istinaf mahkemesinin verdiği kararların Yargıtay tarafından incelenmesi için başvurulan bir kanun yoludur. Temyiz incelemesinde, kural olarak hükmün hukuka aykırı olup olmadığı araştırılabilir. Bu aşamada delillerin tekrar veya ilk kez ortaya konularak maddi vakıanın yeniden değerlendirilmesi çoğu zaman mümkün değildir.
Yargıtay, yalnızca hukuken ve usulen hata olup olmadığını denetler ve böyle bir hata tespit ettiğinde, mahkeme kararını bozabilir. Temyiz başvurusu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yine 2 hafta içinde yapılmalıdır.
➣Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru
Anayasa Mahkemesi, yalnızca temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını değerlendiren olağanüstü nitelikte bir mahkemedir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, tüm iç hukuk yollarının tükenmesi sonucu başvurulabilecek bir yol olarak öne çıkar. Burada başvuru süreleri kritik olup, iç hukuk yollarının tüketildiği, kesin kararın verildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren 30 gün içinde AYM’ye başvurulması gerekmektedir. Öğrenmeden kasıt kararın tebliğ edilmesi değildir. Kararın sistemden veya fiziken mahkemeden kişi veya avukatı vasıtasıyla okunması da süreyi başlatmaktadır.
Eğer bir mahkeme kararı, Anayasa’da tanımlanan hak ve özgürlüklerin ihlaline neden olmuşsa, bireysel başvuru yapılabilir. Verilecek karar, hak ihlaline sebebiyet veren Mahkemeye gönderilir ve yine gerektiği takdirde burada bireyler adına tazminata hükmedilmesi de mümkündür.
➣Özlük Hakları ve Hukuki Güvence
Özlük hakları, memurların çalışma şart ve durumlarını içerir. Maaş, terfi, izin hakları, çalışma saatleri, sosyal güvence gibi konular memurun özlük haklarının kapsamını oluşturur. İdarenin, memurun özlük haklarına yönelik keyfi müdahalelerde bulunması veya hukuka aykırı işlemler tesis etmesi durumunda, ilgili işlemin iptali için idari yargıya başvuru hakkı doğmaktadır. Avukatlık büromuz, memurların özlük haklarının korunması ve bu haklara yönelik haksız işlemlerin iptal edilmesi adına gereken tüm hukuki desteği sağlamaktadır.
➣Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başvurusu
Türkiye’deki iç hukuk yolları tükendiğinde ve Anayasa Mahkemesi tarafından da hak ihlali giderilemediğinde, iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren dört aylık bir süre içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapılabilir. Ancak eğer iç hukuk yolunun etkili olmadığı düşünülüyorsa ve ispatlanabiliyorsa doğrudan AİHM’ye de başvurulabilmesi mümkündür.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf devletlerin bireylerin haklarını koruma yükümlülüklerini ihlal edip etmediğini denetler. Gerektiğinde devlet aleyhine tazminata hükmedilir. İlk başvuru aşamasında avukat zorunluluğu bulunmamaktaysa da sürecin devamında AİHM tarafından sürecin avukat ile takibi zorunlu kılınmıştır.
➣Kanun Yararına Bozma
Kanun yararına bozma, hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde hukuka aykırılık tespit edilmesi halinde, Adalet Bakanlığı'nın, Yargıtay'dan bu kararın bozulmasını talep etmesidir. Bu mekanizma, hukuka aykırılıkların giderilmesi ve yargı birliğinin sağlanması amacıyla kullanılır. Burada süreç Bakanlığın inisiyatifinde olsa da Adalet Bakanlığı’na yapılacak yazılı başvurular ile bakanlığın harekete geçirilmesi mümkündür.
Bakanlığın talebi sonrasında dosya Yargıtay Ceza Dairesi talebi yerinde görürse karar veya hükmü kanun yararına bozar.
Eğer bozma kararı, sanığın cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir ceza verilmesini gerektiriyorsa, Yargıtay doğrudan hüküm kurar.
Ancak karardaki hata veya hukuka aykırılık, mahkûmiyet hükmünün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğurmuş usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme yeniden yargılama yapıp önceki mahkûmiyetten daha ağır olmamak koşuluyla yargılama sonucuna göre hüküm kurar.